Copyright © 2024 Compass Consultancy Tüm Hakları Saklıdır.
Günümüzde ülkeler, kurumlar, şirketler ve hatta bireyler teknolojinin hızlıca gelişmesiyle birlikte, bilgi çağı olan bu 20.yüzyılda dijitalleşmeye başlamıştır. Bununla birlikte toplumlarda bilgi akışı daha hızlı şekilde yayılmaya başlamıştır. Verinin bu kadar hızlı ve kontrolsüz bir şekilde yayılmasıyla birlikte veri güvenliği ve gizliliği konusunun önemini de beraberinde getirmiştir. Söz konusu dijitalleşme ile birlikte veri toplanması ve saklanması birçok şirket ve kurum için daha kolay bir hale gelmiştir. Günümüzde gerek devlet kurumları gerekse özel kuruluşlar hizmetlerini sunarken binlerce kişinin verisine kolayca ulaşabilmekte ve elden edilen bu veriler, teknolojinin gelişmesiyle birlikte kolaylıkla işlenmekte ve aktarılabilmektedir. Toplanan bu bilgiler arasında kişisel verilerin de yer alması söz konusu verilerin korunmasını gündeme getirmiştir. Toplanan kişisel verilerin yaygın bir biçimde kötüye kullanımı bu hususta devletleri özel yasal düzenlemelerin getirilmesini zorunlu kılmıştır. Kişisel veriler, bilginin altın değerinde olduğu bu dönemde, kolay ulaşılabilir hale gelmiştir. Kurumlar tarafından toplanan bu verilerin gizliliğinin ve kontrolünün kaybedilmesi, bireysel ve kurumsal açıdan telafisi mümkün olmayan kayıplara sebebiyet verebilecektir.
Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili uluslararası alanda atılan ilk adım 3 Eylül 1953 tarihinde yapılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne dayanmakta olup 1970’li yıllardan bu yana, ulusal ve uluslararası düzenlemeler ile kişisel verilerin korunmasına ilişkin çalışmalar yoğun bir şekilde yürütülmektedir. Bunları sırasıyla 1980 tarihli OECD (İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı)’nin Özel Yaşamın Korunması ve Kişisel Verilerin Sınırötesi Akışına İlişkin Rehber İlkeleri, 1981 tarihli 108 No.lu Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi, 1990 tarihli BM’nin Bilgisayarla İşlenen Kişisel Veri Dosyalarına İlişkin Rehber İlkeleri, 1998 tarihli 95/46/EC Sayılı Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Serbest Dolaşımı Bakımından Bireylerin Korunmasına İlişkin Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Direktifi, 2021 tarihli 181 No.lu Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’ne Ek Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokol ve 2016 yılında Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen 2016/679 Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (“GDPR”) takip etmektedir.
Türkiye’de bu husustaki düzenlemeler 1982 Anayasası ile ilk olarak düzenlenmiş olup özel hayatın gizliliği de kişinin temel haklarından biri olarak 20. Maddesinde Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Akabinde bu düzenlemeleri sırasıyla 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, 2010 yılında yapılan düzenleme ile kişisel verilerin korunması ile ilgili hükmün T.C Anayasası’na dahil edilmesi olmuştur. Ancak Türkiye’de en önemli gelişmeler 2016 yılında gerçekleşmiş olup 108 No’lu Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesinin Türk hukukuna dahil edilmesi, yine aynı yıl içinde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 29677 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi ve 181 No’lu Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’ne Ek Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokolün Türk hukukuna dahil edilmesi önemli gelişmeler olmuştur.
Gerek yerel düzenlemeler gerekse uluslararası yapılan tüm düzenlemelerin tek amaç ve hedefi, gerçek kişilerin kişisel verilerin işlenmesiyle ilgili olarak korunmasına ilişkin kurallar ve kişisel verilerin serbest dolaşımına ilişkin yasal düzenlemelerin getirilmesi ve gerçek kişilerin temel hak ve özgürlükleri ve özellikle, kişişel verilerin korunmasını hedeflemek olmuştur.
Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmekte olup KVKK’da tanımı bu şekilde verilmiştir. Kişisel veri; bireyin adı soyadı, doğum tarihi, resim, görüntü, ses kayıtları, telefon numarası, parmak izin, IP adresi, dernek ve vakıf üyelikleri, siyasi düşüncesi, sağlık bilgileri ve bu gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan her türlü veri kişisel veri olarak tanımlanmaktadır
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili detaylı düzenlemelerin kanunla yapılabileceği düzenlenmiş olup bu kapsamda 26 Aralık 2014 tarihinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı TBMM Başkanlığına sunulmuştur. Tasarı, 24 Mart 2016 tarihinde kanunlaşmış ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) 7 Nisan 2016 tarih ve 29677 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
KVKK kapsamında şirketlere, devlet kurumlarına, üniversitelere, vakıflara, derneklere, organizasyonlara makalemizde değineceğimiz ve veri sorumlusu olarak tanımlanan gerçek ve/veya tüzel kişi organizasyonlara 2018 Haziran ayına kadar kişisel verilerin korunması ile ilgili yönetim sistemi kurup kişisel KVKK’ya uyum sağlamaları için süre tanınmıştır. KVKK ile birlikte gerçek kişilere ait olan ve onların belirlenebilir olmasını sağlayan kişiye özgü ve özel verilerin hukuki anlamda korunması amaçlanmıştır.
Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlem, kişisel verilerin işlenmesi olarak kabul edilmektedir. Kişisel verilerin belirtilen şekilde toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hâle getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen her türlü faaliyet KVKK kapsamında kişisel verilerin işlenmesi olarak değerlendirilmektedir. KVKK’ya göre, sayılan temel ilkelere uygun olmak şartıyla kişisel veriler kural olarak ancak ilgili kişinin yani gerçek kişinin açık rızası olması koşuluyla işlenebilecektir. Bununla birlikte KVKK’da sayılan istisnalardan birinin varlığı hâlinde açık rıza olmaksızın kişisel verilerin işlenmesi de mümkün olabilecektir.
KVKK’nın 4. madde hükmünde kişisel verilerin işlenmesine ilişkin usul ve esaslar Avrupa Birliği Veri Koruma Direktifi (“GDPR”)’ne paralel şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; KVKK’da kişisel verilerin işlenmesinde sayılan genel ilkeler aşağıdaki gibidir;
Sonuç olarak kişisel verilerin işlenmesine ilişkin ilkeler, tüm kişisel veri işleme faaliyetlerinin özünde bulunmalı ve tüm kişisel veri işleme faaliyetleri bu ilkelere uygun olarak gerçekleştirilmelidir.
Kişisel verilerin işlenmesi KVKK’nın 5. maddesinde sayılan hallerden en az birinin bulunması durumunda mümkündür. Buna göre;
hallerinden birinin varlığı durumunda ilgili kişinin kişisel verilerinin işlenmesi mümkün bulunmaktadır. Kişisel verilerin işlenme şartları, yani hukuka uygunluk halleri, KVKK’da sınırlı sayıda sayılmış olup, bu şartlar genişletilemez.
Bu kapsamda, veri sorumlusu tarafından kişisel veri işleme faaliyetinin amacının öncelikli olarak açık rıza dışındaki işleme şartlarından birine dayanıp dayanmadığı değerlendirilmeli, eğer bu amaç Kanunda belirtilen açık rıza dışındaki şartlardan en az birini karşılamıyorsa, bu durumda veri işleme faaliyetinin devamı için kişinin açık rızasının alınması yoluna gidilmelidir.
Bunun haricinde özel nitelikli kişisel veri olarak KVKK’da tanımlanan ve bu verilerin üçüncü kişiler tarafından öğrenilmesi halinde ilgili kişi hakkında ayrımcılık yapılmasına veya mağduriyete neden olabilecek nitelikteki veriler özel nitelikli kişisel veri olup diğer kişisel verilere göre çok daha sıkı şekilde korunmaları gerekmektedir. Özel nitelikli kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası ile ya da KVKK’da sayılan sınırlı hallerde işlenebilmektedir. KVKK’da özel nitelikli kişisel veriler, sınırlı sayma yoluyla belirlenmiştir. Bunlar; kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. Özel nitelikli kişisel verilerin kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
KVKK kapsamında yalnızca gerçek kişilerin verileri ve hakları koruma altına alınmıştır. Bu nedenle, KVKK’da kişisel verisi işlenen gerçek kişiyi tanımlamak için “ilgili kişi” ifadesi kullanılmıştır. Veri sahibi yani diğer bir ifade ile ilgili kişi, korunması gereken kişi, düzenlemenin tanımlar kısmında açıkça belirtildiği üzere “gerçek kişi”dir. KVKK kapsamında korunan menfaat tüzel kişilik değil, düzenlemelerin temellendirdiği öncelik gereği belirlenen ya da belirlenebilecek gerçek kişiye ait olacaktır. Önemle belirtmek isteriz ki, KVKK, tüzel kişilere ait verilerin korunmasını hiçbir şekilde düzenlememektedir, hakları korunan gerçek kişi ilgili kişi veri sahibidir.
KVKK’nın 11. madde hükmü çerçevesinde ilgili kişi her zaman veri sorumlusuna başvurarak kendisi ile ilgili bilgi edinme hakkına sahiptir. Bu kapsamda KVKK’da düzenlenmiş olan veri sahibinin hakları GDPR’a paralel olarak düzenlenmiştir.
Veri sorumlusu, kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir. Tüzel kişiler, kişisel verileri işleme konusunda gerçekleştirdiği faaliyetler kapsamında bizatihi kendileri “veri sorumlusu” olup ilgili düzenlemelerde belirtilen hukuki sorumluluk tüzel kişinin şahsında doğacaktır. Bu hususta kamu hukuku tüzel kişileri ve özel hukuk tüzel kişileri bakımından bir farklılık gözetilmemektedir.
Veri işleyen ise, veri sorumlusunun kendisine verdiği yetkiye dayanarak onun adına kişisel verileri işleyen, veri sorumlusunun organizasyonu dışındaki gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlanmaktadır. Bu kişiler, kişisel verileri kendisine verilen talimatlar çerçevesinde işleyen, veri sorumlusunun kişisel veri işleme sözleşmesi tapmak suretiyle yetkilendirdiği ayrı bir gerçek veya tüzel kişidir.
Herhangi bir gerçek veya tüzel kişi aynı zamanda hem veri sorumlusu hem de veri işleyen olabilir. Örneğin; bir organizasyonun kendi personeliyle ilgili tuttuğu verilere ilişkin olarak veri sorumlusu sayılırken, müşterilerine ilişkin tuttuğu veriler bakımından ise veri işleyen sıfatıyla hareket etmektedir. Günümüzde bu husus karıştırılmakla birlikte kişisel verilerin yetkisiz üçüncü kişilerin eline geçmesi durumunda sorumlunun saptanabilmesi amacıyla veri sorumlusu ve veri işleyen tanımlarının arasındaki ayrımın doğru şekilde yapılması önem arz etmektedir. KVKK’da öngörülen idari para cezalarının ve ilgili kişinin dava edeceği muhatabının belirlenmesi ancak bu ayrım sayesinde mümkün olmaktadır.
Bu doğrultuda veri sorumlusunun tespiti için aşağıdaki hususlara kimin karar verdiği dikkate alınmalıdır;
Genel Veri Koruma Tüzüğü (“GDPR” General Data Protection Regulation) Avrupa genelinde Avrupa Birliği (“AB”) vatandaşlarının kişisel verilerini korumaya yönelik oluşturulmuş bir tüzüktür. 25 Mayıs 2018 tarihinden itibaren Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde yürürlüğe giren GDPR, AB’ye üye ülke kurum ve kuruluşlarda var olan kişisel verilerin GDPR’da düzenlenen hükümler çerçevesinde güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır. GDPR, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesini kaynak edinmiş olup özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, AB dışına aktarılması gibi temel konuları kapsamaktadır.
GDPR, AB sınırları içerisinde faaliyet gösteren, AB vatandaşlarının kişisel verilerini işleyen tüm organizasyonları bağlayıcı niteliktedir. AB üye ülkeleri GDPR’ı temel alarak kendi yerel yasalarında gerektiğinde daha ağır yaptırımları ve/veya uygulamaları hayata geçirebilir. Bu yönden GDRP, kişisel verilerin işlenmesi ile ilgili asgari müşterek düzenleme olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte Türkiye mukimi organizasyonlar nezdinde çokça karıştırılan bir diğer husus ise GDPR’a uyumluluğun KVKK’ya uyumluluk anlamına geldiği algısıdır. Bu kesinlikle doğru olmamakla birlikte Türkiye mukimi organizasyonlarının ve/veya Türkiye mukimi ilgili kişilere ilişkin kişisel veri işleyen -yurt dışındaki organizasyonlar da dahil olmak üzere- veri sorumlularının bir diğer değişle organizasyonların, şirketlerin Türk mevzuatına uygun bir şekilde hazırlanarak yürürlüğe konmuş olan KVKK’ya uyumluluğunu sağlaması gerekmektedir. Bu doğrultuda Türkiye mukimlerine ilişkin kişisel verileri işleyen veri sorumlularının GDPR’a uyumlu olması somut olayda yeterli bir argüman olamayacaktır.
GDPR, AB ülkelerini ve bu ülkelerin vatandaşlarıyla kurumlarına yönelik düzenleme olması sebebiyle Türkiye’de tam anlamıyla geçerli değildir ancak bu tamamen Türkiye’de de uygulanmayacağı anlamına gelmeyecektir. Her ne kadar GDPR AB ülkelerini, vatandaşlarını ve kurumlarını kapsayan bir düzenleme olsa da aslında Avrupa’ya yönelik ürün ve hizmet sunan ülkeleri de kapsamaktadır. GDPR’ın 23 no.lu paragrafında sınır ötesi veri işlemeler düzenlenmiş olup AB üyesi olmayan bir ülkeden AB üyesi olan bir ülkeye ürün ya da hizmet sunuluyorsa, ürün ve hizmet sunan taraf GDPR’ı açıkça kabul etmek ve uygulamakla yükümlüdür. Kısaca, Türkiye mukimi olup AB ülkelerine ürün ve hizmet sunan kişi ve kuruluşlar GDPR kapsamına girmekle birlikte organizasyonları nezdinde gerekli uyum çalışmalarını da yürütmeleri önem arz etmektedir.
GDPR, Avrupa genelinde veri gizliliği yasalarını standartlaştırmak, AB vatandaşlarının mahremiyetini korumak, AB veri koruma ve gizlilik tedbirlerini uyumlu hâle getirmek, yüksek miktardaki para cezaları ve yaptırımlar yoluyla organizasyonları uyuma teşvik etmek amacıyla GDPR öncesi en son benzeri düzenleme olan 95/46/AT sayılı AB Veri Koruma Direktifi’nin gelinen çağdaki ihtiyaçları karşılamaması sebebiyle düzenlenerek yürürlüğe sokulmuştur.
Bu kapsamda, GDPR, AB Veri Koruma Direktifi’nden belli başlı alanlarda önemli farklılıklar göstermekte, yeni düzenlemeler GDPR ile hayaya geçirilmiştir. GDPR’ın AB Veri Koruma Direktifi’nde farklılıkları kısaca aşağıdaki gibidir;
Görüleceği üzere GDPR kapsamındaki tüm düzenlemeler insan haklarının bir özünü oluşturan kişisel verilerin korunması ve gizliliğini katı biçimde düzenlemeyi amaçlamış ve bu tüzük Türkiye’de dahil olmak üzere birçok ülkenin veri koruma yasası için temel kaynak teşkil etmiştir.
GDPR’ın konu bakımından uygulama alanı GDPR’ı 2. maddesinde hüküm altına alınmıştır. İşbu madde hükmüne göre;
GDPR’ın yer bakımından uygulama alanı ise 3. Madde hükmünde düzenlenmiştir. Bu doğrultuda, GDPR temel bir AB düzenlemesi olması sebebiyle, AB üyesi olmayan devletlerin işbu yasal düzenleme ile getirilen yükümlülüklere tabi olmayacağını söyleyebiliriz. Fakat, söz konusu madde yorumlandığında istisnai bazı durumlarda üye olmayan devletlerin de GDPR ile bağlı olduklarını söyleyebiliriz. Bu kapsamda;
KVKK’nın konu bakımından uygulama alanı ise 2. Maddesinde hüküm altına alınmış olup GDPR ile de benzerlik göstermektedir. Bu kapsamda, kişisel verileri işlenen gerçek kişilerin verileri koruma altına olacaktır. GDPR ile benzer şekilde kişisel verileri tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işlene kişisel verileri koruma altına alınmıştır. KVKK kapsamında getirilen yükümlülüklere tabi olan kişiler ise gerçek ve tüzel kişiler olmakla birlikte kamu kurumları ve özel kuruluşlar açısından bir ayrım yapılmamıştır. KVKK’da belirlenen usul ve esaslar kural olarak tüm kurum ve kuruluşlar için geçerlidir. Dolayısıyla kamu kurumlarının işlediği kişisel veriler hakkında da KVKK hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
KVKK’nın yer bakımında uygulama alanı KVKK’nın yerel bir düzenleme olması sebebiyle, Türkiye Cumhuriyeti hudutları içerisinde olmayan devletlerin işbu yasal düzenleme ile getirilen yükümlülüklere tabi olmayacağı söylenebilir. Ancak GDPR’da düzenlenmiş olduğu üzere bazı istisnai durumlarda Türkiye Cumhuriyeti hudutları içerisinde bulunmayan ancak Türk vatandaşlarına ilişkin kişisel verileri işleyen organizasyonların KVKK kapsamında değerlendirilebileceği açıktır. Bu kapsamda Türk vatandaşlarına ilişkin kişisel verileri işleyen Türkiye Cumhuriyeti hudutları dışında işleyen yabancı tüzel kişilikler de KVKK kapsamında yükümlülüklerini yerine getirerek, Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi (VERBİS)’ne kaydolmaları zorunludur. Bu kapsamda kısaca özetlemek gerekirse;
GDPR’da veri sahibi ilgili kişinin haklarına 3. Kısımda yer verilmiştir. veri sahibi ilgili kişilerin haklar aşağıdaki gibidir;
KVKK’nın 11. maddesi de GDPR’a paralel olarak düzenlenmiş olup KVKK’nın ilhili hükmü kapsamında ilgili kişi her zaman veri sorumlusuna başvurarak kendisi ile ilgili;
haklarına sahiptir.
GDPR kapsamında veri sorumluları aşağıdaki gerekli tedbirleri yükümlülükleri dahilinde almaları gerekmektedir;
Bu kapsamda Türkiye’deki GDPR kapsamında giren veri sorumlularının, hangi kişisel verileri işledikleri ve nerede tuttukları, kişisel verilerin nasıl elde edildiği, verilerin başlangıçta toplanma amacı, toplanan bu kişisel verilerin ne kadar süreyle saklanacağı, verilerin güvenliğinin nasıl sağlandığı ve kişisel verilerin üçüncü kişilerle paylaşılıp paylaşılmadığı paylaşılıyorsa ne gibi önlemlerin alındığı sorularına kolaylıkla cevap veriyor olabilmeleri gerekmektedir.
KVKK’nın 12. Madde hükmü kapsamında veri sorumlusu,
Bu kapsamda veri sorumlusu nezdinde alınması gerekli idari ve teknik tedbirler aşağıda kısaca ayrım yapılarak özetlenecektir.
Teknik Tedbirler
| İdari Tedbirler |
Yetki Matrisinin oluşturulması
| Kişisel Veri İşleme Envanteri Hazırlanması |
Yetki matrisine bağlı olarak verilerin yetkilerin kontrolü
| Kurumsal Politikalar (Erişim, Bilgi Güvenliği, Kullanım, Saklama ve İmha vb.) |
Erişim Logları; tüm kullanıcıların işlem hareketleri kaydının düzenli olarak tutulması
| Sözleşmeler (Veri Sorumlusu – Veri Sorumlusu, Veri Sorumlusu – Veri İşleyen Arasında )
|
Kullanıcı Hesap Yönetimi
| Gizlilik Taahhütnameleri |
Ağ Güvenliği
| Kurum İçi Periyodik ve/veya Rastgele Denetimler |
Uygulama Güvenliği
| Risk Analizleri |
Şifreleme | İş Sözleşmesi, Disiplin Yönetmeliği (Kanuna Uygun Hükümler İlave Edilmesi)
|
Sızma Testlerinin düzenli periyodlarla yapılması | Kurumsal İletişim (Kriz Yönetimi, Kurul ve İlgili Kişiyi Bilgilendirme Süreçleri, İtibar Yönetimi vb.)
|
Saldırı Tespit ve Önleme Sistemlerinin kurulması | Eğitim ve Farkındalık Faaliyetleri (Bilgi Güvenliği ve Kanun)
|
Log Kayıtları; tüm kullanıcıların işlem hareketleri kaydının düzenli olarak tutulması | Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemine (VERBİS) Bildirim
|
Veri Maskeleme
| Silme, Yok Etme veya Anonim Hale Getirme
|
Veri Kaybı Önleme Yazılımları
| |
Yedekleme
| |
Güvenlik Duvarları
| |
Güncel Anti-Virüs Sistemlerinin kurulması ve kullanılması
| |
Anahtar Yönetimi |
Her iki düzenleme özelinde de veri sorumluları nezdinde hesap verilebilirlik önem arz etmekte olup veri sorumlularının veri otoriteleri nezdinde şeffaf ve açık olmaları en önemli sorumluluklarından diyebiliriz.
Her iki düzenleme özelinde önemli diğer farklardan biri ise cezai sorumluluklardır. KVKK kapsamında öngörülen idari para cezalarının üst limiti 2023 yılı için 5.971.989 -TL’dir. Bu tutar her sene Resmî Gazete’de yayımlanan yeniden değerleme oranına göre artmaktadır. GDPR kapsamında ise cezai yaptırım organizasyonların yıllık küresel cirosunun %4’üne veya 20.000.000-EUR olarak belirlenmiş olup hangisi daha yüksek ise o miktar idari yaptırımın uygulanması düzenlenmiştir.
Görüleceği üzere idari yaptırım tutarları her iki mevzuat özelinde yüksek tutularak caydırıcılık unsuru ortaya çıkarılmıştır. Bu kapsamda veri sorumlularının gerekli idari ve tekbik tedbirleri alarak yükümlülüklerini yerine getirmesi cezai anlamda önem arz etmektedir.
KVKK uyarınca veri sorumluları, VERBİS’e kayıt olmakla yükümlü iken, GDPR kapsamında böyle bir kayıt bilgi sisteminden söz edilmemektedir. GDPR kapsamında ‘veri koruma görevlisi’ -data controller officer- kavramı getirilmiştir. GDPR belirli koşulları karşılayan veri sorumlularının veri koruma görevlisi atamasını zorunlu kılmaktadır. Buna göre bir veri sorumlusunun temel faaliyetlerinin, doğası, kapsamı ve/veya amaçları gereği, ilgili kişilerin büyük ölçekte düzenli ve sistematik olarak izlenmesini gerektiren işleme faaliyetlerinden oluşması veya veri sorumlusunun temel faaliyetlerinin büyük ölçekte özel nitelikli kişisel veri veya ceza mahkûmiyeti ile suçlara ilişkin verilerin işlenmesini içermesi halinde, veri sorumlusunun bir veri koruma görevlisi atama yükümlülüğü bulunmaktadır.
KVKK kapsamında veri sorumlularının ilgili mevzuata uyumu hususunda sorumlu ya da yardımcı olarak bir görevlinin atanması düzenlenmemekteydi. Ancak ilk defa 6 Aralık 2021 tarih ve 31681 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, ‘veri koruma görevlisi” kavramı Türk hukukuna ve uygulamalara girmiştir. Türk hukukunda henüz yeni bir kavram olması sebebiyle uygulamada yaygın olmadığını söyleyebiliriz. Bunun yansıra
Veri Sorumluları Sicili Hakkında Yönetmelik, veri sorumlularının belirli hallerde bir veri sorumlusu temsilcisi ve/veya irtibat kişisi atamasını öngörmektedir. Uygulamada bu kişilerin GDPR kapsamındaki veri koruma görevlisi ile eşdeğer olup olmadığı konusunda bir takım karışıklıklar ve sorular gündeme gelebilmektedir. GDPR’da düzenlenen veri koruma görevlisi, veri sorumlusunun kişisel veri koruma mevzuatına uyumunun sağlanmasıyla görevli, önemli yetkileri olan, veri sorumlusundan bağımsız hareket eden ve doğrudan üst düzey yönetime raporlama yapan kişidir. Ancak, Veri Sorumluları Sicili Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenen veri sorumlusu temsilcisi/irtibat kişisinin görevleri ise veri sorumlusu ile Kişisel Verileri Koruma Kurum’u ve/veya ilgili kişiler arasında bir iletişim kurmaktan ibarettir. 6 Aralık 2021 tarih ve 31681 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak Türk hukukuna giren veri koruma görevlisi müessesinin GDPR kapsamındaki veri koruma görevlisi ile eşdeğer olabileceği kanaatindeyiz. Ancak bu konuda yaygın uygulamalar neticesinde değerlendirilmesi de önem arz edecektir.
Her iki düzenleme özelinde de veri sorumluları herhangi bir veri ihlali halinde Türkiye’de Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nu AB sınırları içerisinde ise ülkenin ilgili veri koruma otoritesini 72 saat içerisinde ilgili koruma otoritesine bildirmekle yükümlüdür. Veri sorumlularının bu yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirmemesi ayrıca idari yaptırımı gündeme getirecektir.
Makalemizde de bahsetmiş olduğumuz üzere her iki düzenlemenin de asıl amacı bireylerin kişisel verilerinin korunması, güvenlik ve gizliliğin sağlanmasıdır. Her iki düzenleme hükümlerine tabi olan organizasyonların uyumluluklarını kurumları nezdinde gerçekleştirmiş olmaları yüksek idari para cezaları da dikkate alındığında önem arz etmektedir.
Bu doğrultuda veri sorumluları nezdinde alanında uzman danışman ve hukukçuların bulunduğu ekiplerin yürüteceği bir çalışma ile her iki mevzuat özelinde sorumlulukları belirlenmeli akabinde sorumlu oldukları mevzuat kapsamında uyumluluğun sağlanması ve sorumlulukların yerine getirilmiş olunması gerekmektedir.
Copyright © 2024 Compass Consultancy Tüm Hakları Saklıdır.
Compass®️ iş dünyasının sürekli evrilen taleplerine hızlı ve etkili çözümler sunan öncü bir danışmanlık firmasıdır. Kurumsal uyum, yönetmelikler, etik standartlar ve risk yönetimi gibi kritik alanlarda uzman ekibimiz ile müşterilerimize sunduğumuz benzersiz hizmetlerle işlerini daha rekabetçi, verimli ve uyumlu hâle getirmelerine yardımcı olmayı hedefliyoruz.
İletişim kanallarımız aracılığıyla bizimle kolayca iletişime geçebilir ve ihtiyaçlarınızı bizimle paylaşabilirsiniz.